Eşin Rızası Olmadan Yapılan Hukuki İşlemler Geçerli midir?
Evlilik birliği, yalnızca duygusal bir ortaklık değil, aynı zamanda ekonomik bir birlikteliktir. Bu nedenle evlilik içinde yapılan borçlanmalar, malvarlığı işlemleri, ipotek, kredi ve kefalet gibi mali kararlar sadece bireyi değil tüm aileyi etkileyebilir. İşte tam da bu noktada “eşin rızası” kavramı devreye girer. Türk hukuk sisteminde bazı işlemlerin geçerli olabilmesi için eşin açık rızası aranır. Peki hangi durumlarda bu rıza zorunludur? Eşin rızası olmadan tapu satışı, kredi kullanımı ya da kefil olmak mümkün müdür?
1. İpotekte Eşin Rızası Gerekir mi?
Taşınmaz üzerine ipotek tesisi, ciddi hukuki sonuçları olan bir işlemdir. Özellikle bu taşınmaz “aile konutu” niteliği taşıyorsa, eşin rızası olmazsa olmazdır. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, aile konutu üzerinde yapılacak işlemlerde diğer eşin yazılı ve açık rızasını şart koşar.
Örneğin; Ahmet Bey, eşiyle birlikte yaşadığı ve tapusu sadece kendi adına kayıtlı olan daireyi ipotek ettirmek istedi. Ancak bu daire aile konutu ise, Ayşe Hanım’ın da yazılı onayı olmadan yapılan ipotek işlemi geçersiz sayılabilir.
Bu durum, ipotek alan bankalar açısından da risklidir. Banka ipotek koyduğu taşınmazın aile konutu olduğunu sonradan öğrenirse, verdiği teminat geçersiz olabilir ve borcun tahsilinde ciddi sorunlarla karşılaşabilir.
2. Eşin Rızası Olmadan Borç Verilir mi?
Kişi, kendi malvarlığından başkasına borç verebilir ve bu işlem için eşinin rızasını almasına gerek yoktur. Çünkü borç verme işleminde kişinin malı başkasına geçse de sorumluluğu yalnızca onu bağlar.
Ancak bu borç verme eylemi, aile bütçesini etkileyecek boyutta ise, eşler arasında güven sorunlarına ve hukuki ihtilaflara neden olabilir. Örneğin; bir eş, bir arkadaşına yüklü miktarda para verdi ve bu nedenle ortak masraflar aksadı. Eşler arasında bu konu ileride nafaka ya da boşanma davalarında tartışma konusu yapılabilir.
3. Eşin Rızası Olmadan Tapu Satışı Yapılır mı?
Bu soru sıkça karşımıza çıkar. Cevap net: Eğer tapusu satılacak taşınmaz aile konutu ise ve malik eş, diğer eşin rızasını almadan satış yaparsa, bu işlem geçersiz sayılabilir. Buradaki kilit nokta, taşınmazın “aile konutu” olup olmamasıdır.
Aile konutu şerhi tapuya işlenmişse, tapu müdürlükleri satış işlemi için eşin onay belgesini zorunlu kılar. Şayet aile konutu şerhi yoksa ve işlem gerçekleşirse, eş bu satışa karşı mahkemeye başvurarak iptalini talep edebilir.
Bu durum, satın alan üçüncü kişiler açısından da risklidir. Çünkü iyi niyetli olsalar bile, satış iptal edilirse taşınmazı kaybedebilirler.
4. Kredi Çekerken Eşin Rızası Gerekir mi?
Günümüzde bireysel krediler, taşıt kredileri ve konut kredileri oldukça yaygın hale gelmiştir. Bu krediler kişinin kendi gelirine dayalı olarak verilir. Eğer kredi, kişinin sadece maaşı veya kişisel teminatıyla veriliyorsa eşin rızası gerekmez.
Ancak krediye karşılık olarak aile konutunun ipotek edilmesi ya da ortak malların teminat olarak gösterilmesi söz konusuysa, eşin yazılı rızası mutlaka alınmalıdır.
Aksi halde, ipotek işlemi geçersiz olabilir. Banka kredilerinde genellikle eş rızası formu imzalatılır. Özellikle yüksek meblağlı konut kredilerinde bu hususa dikkat edilir.
5. Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası Şart mı?
Bu konuda Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesi son derece açıktır: Evli bir kişinin kefil olabilmesi için eşinin yazılı rızasının alınması zorunludur.
Bu düzenleme, toplumda sıkça rastlanan “habersiz kefalet” mağduriyetlerinin önüne geçmek amacıyla getirilmiştir. Kredi ya da borç işlemlerinde eşin bilgisi dışında kefil olan kişi, daha sonra bu borçtan haberi olmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulmak isteyebilir. Ancak rıza varsa bu savunma geçersiz kalır.
Eşin rızası alınmadan yapılan kefalet sözleşmesi ise kesin olarak hükümsüzdür.
6. Kişinin Rızası Olmadan Kredi Çekilir mi?
Bu sorunun cevabı hukuki olarak çok nettir: Hayır, kişi adına onun rızası olmadan kredi çekilemez. Böyle bir durumda söz konusu işlem:
-
Resmi belgede sahtecilik
-
Dolandırıcılık
-
Özel belgede sahtecilik
-
Banka dolandırıcılığı
gibi suçları oluşturur.
Bu tür işlemler genellikle kişisel bilgilerin çalınması, e-Devlet şifrelerinin kötüye kullanılması yoluyla gerçekleştirilir. Mağdur olan kişi, suç duyurusunda bulunarak hem cezai süreç başlatabilir hem de bu krediden doğan borçtan kurtulabilir.
Ayrıca bankaların da bu konuda sorumluluğu vardır. Kimlik teyidi ve imza doğrulaması yapılmadan kredi işlemi gerçekleştirildiyse, banka da sorumlu tutulabilir.
7. Aile Konutu Şerhi Neden Önemlidir?
Bir taşınmazın aile konutu olduğunun ispatı bazen zordur. Bu nedenle, evli çiftler tapuya giderek “aile konutu şerhi” işlemesini yaptırmalıdır. Bu şerh sayesinde:
-
Malik eşin taşınmazı satması,
-
Kiraya vermesi,
-
İpotek etmesi
gibi işlemler, diğer eşin yazılı izni olmadan yapılamaz.
Şerh olmadan yapılan satışlara karşı, eş ancak mahkemeye başvurarak bu durumu ileri sürebilir. Bu da zaman ve maliyet kaybına yol açabilir.
Eşin Rızası, Mali Güvenlik İçin Anahtardır
Evlilik birliği içerisinde yapılan borçlanma, kefalet, ipotek ve tapu işlemleri gibi adımlar, eşlerin ortak hayatını doğrudan etkiler. Bu nedenle:
-
Aile konutunun korunması için,
-
Eşin haberi olmadan yüklü borçların altına girilmemesi için,
-
Ortak malvarlığının riske atılmaması için,
eşin yazılı rızası bazı işlemlerde kanunen zorunlu hale getirilmiştir.
Kişisel hakları ve aile birliğini güvence altına alan bu düzenlemeler, sadece yasal birer zorunluluk değil; aynı zamanda aile içinde güven, şeffaflık ve ortak karar alma kültürünün de yansımasıdır.