Merkez Bankası Binası Avrupa’nın En Yükseği Olacak
İstanbul Ataşehir’deki İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesi kapsamında yapımı süren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) binası, tamamlandığında Avrupa’nın en yüksek binası unvanını alacak. Ancak bu dev projeyle ilgili mimari, ihale süreci ve şehircilik ilkeleri açısından birçok tartışma gündemde.
360 Metreye Ulaşacak, Rekor Kıracak
Yeni Merkez Bankası binası, 310 metrelik yapısal yüksekliği ve 360 metreye ulaşan kule antenleriyle Avrupa’nın en yüksek yapısı olacak. 15 bin 960 metrekarelik arsa üzerine kurulan bina, İstanbul Finans Merkezi’nin tam kalbinde yükseliyor. Binanın tamamlanmasıyla birlikte, Türkiye ekonomisinin kalbi de sembolik olarak yeni bir zirveye taşınmış olacak.
SARAY MİMARI İMZALI: Şefik Birkiye
Başlangıçta proje için 2015’te Almanya merkezli HPP Mimarlık ile anlaşılmıştı. Ancak bu anlaşma sonradan iptal edildi ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Marmaris Yazlık Sarayı’nın mimarı olarak tanınan Şefik Birkiye’nin şirketi VizzionArchitects ile yeni bir iş birliği başlatıldı. Yeni tasarım, davet usulü ihale yöntemiyle hayata geçirildi.
KAMU İHALE KANUNU DIŞINDA: “Özel Yetki” ile Alım Yapıldı
12 Şubat 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile Merkez Bankası’nın inşaat ve hizmet alımları, Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarıldı. Bu karar sayesinde TCMB, ilan zorunluluğu olmaksızın yalnızca davet ettiği firmalarla pazarlık usulüyle ihale yapma hakkına sahip oldu.
Bu “özel yetki” ile yapılan kapalı ihaleyi Limak Holding kazandı. Ancak ihaleye katılan firmalar, proje bedeli ve maliyet detayları kamuoyuna açıklanmadı. Şeffaflık eksikliği, muhalefet ve çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından sorgulanan noktaların başında geliyor.
“Yatay Mimari” Vurgusuna Ters Düşen Bir Proje
Projeyle ilgili en dikkat çeken eleştirilerden biri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardır dile getirdiği “yatay mimari” vurgusuyla çelişmesi. Erdoğan, geçmiş yıllarda birçok kez İstanbul’a yönelik “ihanet ettik” ifadesini kullanarak, dikey yapılaşmanın şehir estetiğine ve insan ilişkilerine zarar verdiğini vurgulamıştı.
Erdoğan’ın Geçmiş Açıklamalarından Satır Başları:
-
“Dikey mimari insan ilişkilerini yok ediyor.” (2019)
-
“İstanbul’a ihanet ettik, hâlâ da ediyoruz.” (2017)
-
“40-100 kat binalar medeni olmak demek değildir.” (2017)
-
“Ucube yapılarla İstanbul’un ruhuna zarar verdik.” (2016)
İşte bu açıklamalarla çelişen bir şekilde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın merkezi binası, dikey mimarinin sembolü haline gelmiş durumda.
Finansal Güç Göstergesi mi, Kentsel Strateji Hatası mı?
Yeni bina, Türkiye’nin finansal bağımsızlık ve prestijini simgelemek için inşa ediliyor. İstanbul Finans Merkezi projesiyle birlikte, kamu bankalarının, BDDK, SPK gibi kurumların tek merkezde toplanması hedefleniyor. Bu sayede İstanbul’un uluslararası finans merkezi haline gelmesi amaçlanıyor.
Ancak bu yaklaşımın, şehir planlaması, ulaşım altyapısı ve nüfus yoğunluğu gibi konularla ne derece örtüştüğü tartışmalı. Ataşehir gibi halihazırda yoğun bir bölgenin, Avrupa’nın en yüksek binasıyla birlikte daha da baskı altına gireceği öngörülüyor.