Pandemi Sonrası Ege ve Akdeniz’de Arsa ve Konut Fiyatları Uçuşa Geçti: Kaçak Yapılaşma Alarm Veriyor
Pandemi dönemiyle birlikte yaşam tercihlerinde yaşanan büyük dönüşüm, Türkiye’nin gayrimenkul haritasını da baştan yazdı. Artık insanlar kalabalık şehirlerdeki yüksek katlı binalardan uzaklaşarak doğayla iç içe, izole ve bahçeli yaşam alanlarına yöneliyor. Bu dönüşümle birlikte Ege ve Akdeniz bölgeleri adeta yeni bir altın çağı yaşıyor.
Ancak bu yönelimin sadece talep tarafında değil, fiyatlar, altyapı sorunları ve kaçak yapılaşma gibi konularda da ciddi sonuçları oluyor. Lüks Konut Uzmanı Sercan Göller, yazlık bölgelerdeki değişimi, fiyat artışlarını ve beraberinde gelen sorunları kapsamlı şekilde değerlendirdi.
Ege ve Akdeniz’de Fiyatlar 4-5 Kat Arttı
Sercan Göller’e göre, pandemiyle birlikte konut tercihleri tamamen değişti. Kalabalıktan uzak, daha büyük, balkonlu ya da bahçeli evler artık çok daha fazla talep görüyor. Özellikle uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla, konumun önemini yitirmesi insanları şehir dışındaki yaşam alanlarına kalıcı olarak taşınmaya itti.
Bu durumun etkilerini en çok Bodrum, Çeşme, Fethiye, Marmaris, Datça, Kaş ve Alanya gibi yazlık bölgelerde görmek mümkün. Göller, “Pandemi öncesinde Bodrum’da 700-800 bin TL bandında satılan bahçeli müstakil evlerin bugün 3 milyon TL’ye yaklaştığını” belirtiyor. Aynı şekilde sezonluk kiralık evlerde de büyük artışlar yaşandı. “Bodrum’da bahçeli bir evin sezonluk kira bedeli 300.000 TL’den başlıyor.” diyen Göller, taleplerin karşılanamadığını da vurguluyor.
Müteahhitlerin Yeni Rotası: Ege ve Akdeniz
Sadece bireysel kullanıcılar değil, müteahhit ve yatırımcılar da yazlık bölgelere yönelmiş durumda. İstanbul, Ankara ve Bursa gibi büyükşehirlerde faaliyet gösteren birçok inşaat firması, yeni projeler geliştirmek amacıyla Ege ve Akdeniz’de arsa arayışına başladı.
Bu talep artışı, özellikle denize yakın bölgelerdeki arsa fiyatlarının adeta uçuşa geçmesine neden oldu. Bazı yerlerde arsa fiyatlarının 10 kata kadar yükseldiğini belirten Göller, kısa vadede fiyatların düşmesini beklemediğini söylüyor. Çünkü insanlar sadece yaz aylarında değil, yıl boyunca bu bölgelerde yaşamak istiyor.
Yoğunluk Arttı, Altyapı Zorlanıyor
Ancak artan bu talebin ve taşınmanın bazı altyapı sorunlarını da beraberinde getirdiğini hatırlatmak gerekiyor. Özellikle küçük ölçekli yazlık kasabalar, bu yoğunluğu kaldıramıyor.
Sercan Göller’in ifadelerine göre:
-
Yeşil alanlar azalıyor,
-
Trafik yoğunluğu büyükşehirleri aratmıyor,
-
Hastane ve sağlık merkezleri kapasitesinin çok üzerinde çalışıyor,
-
Su, kanalizasyon ve elektrik altyapısı yetersiz kalıyor.
Bu durum, bölge halkı için yaşam kalitesinin düşmesine neden olurken, yetkililerin de sürdürülebilir bir yapılaşma stratejisi geliştirmesi gerektiğini gözler önüne seriyor.
Kaçak Yapılaşma ve Tiny House Problemi
Talebin hızla artması, beraberinde kaçak yapılaşma sorununu da büyüttü. Arsa satın alan bazı kişiler, ilgili yasal süreci tamamlamadan konteyner evler, tiny house yapılar veya ruhsatsız prefabrik evler inşa ediyor. Bu yapıların bir kısmı kısa süreli kiralama platformlarında sezonluk kiraya verilerek kayıt dışı gelir elde ediliyor.
Göller’e göre bu durum sadece yasal olmayan bir yapılaşma değil, aynı zamanda:
-
Vergi kaybı,
-
Çevre ve görüntü kirliliği,
-
Altyapıya aşırı yük,
-
Planlama dışı nüfus artışı gibi ciddi sorunlara yol açıyor.
Nitekim bazı belediyeler, örneğin Bozcaada Belediyesi, bu gibi yapıların önüne geçebilmek için tiny house ve konteyner yerleşimlerine yasak getirmeye başladı.
Kalıcı Bir Değişim mi?
Peki bu yükseliş geçici bir pandemi tepkisi mi yoksa kalıcı bir yaşam değişiminin habercisi mi?
Sercan Göller, bu konuda net:
“Artık büyükşehirlerdeki yaşam koşulları ile doğada daha sakin ve güvenli bir hayat arasında ciddi bir kıyaslama yapılıyor. Sadece yaz aylarında değil, dört mevsim yaşanabilecek yaşam alanları yaratmak isteyen insanlar kalıcı olarak bu bölgelere taşınıyor. Bu durum, yalnızca bir trend değil, yeni bir yaşam biçimi.”
Bu da demek oluyor ki, gayrimenkul sektörü artık yalnızca konut değil; doğayla uyumlu, sürdürülebilir yaşam çözümleri sunmak zorunda. Tiny house, modüler yapılar, az katlı konut projeleri ve doğal yaşam alanları bu dönüşümün temel taşlarını oluşturuyor.
Ege ve Akdeniz’de Yeni Bir Dönem Başladı
Pandeminin tetiklediği bu büyük yaşam değişimi, Ege ve Akdeniz bölgelerinde arsa ve konut fiyatlarının katlanarak artmasına, aynı zamanda altyapı ve kaçak yapılaşma sorunlarının büyümesine neden oldu. Bu bölgelerde yatırım yapmayı düşünen bireylerin, sadece fiyatları değil; imar durumu, altyapı yeterliliği ve yasal yükümlülükleri de göz önünde bulundurması gerekiyor.
Aksi halde yüksek kazanç beklentisiyle yapılan bazı yatırımlar, ciddi yasal ve mali sorunlara yol açabilir. Aynı şekilde yerel yönetimlerin de bu ilgiyi sadece ticari bir kazanç kapısı olarak değil, sürdürülebilir planlama gerektiren bir dönüşüm olarak değerlendirmesi şart.