Covid-19 pandemisi, sadece sağlık ve yaşam alışkanlıklarımızı değil; aynı zamanda gayrimenkul tercihlerimizi de kökten değiştirdi. Türkiye’nin önde gelen gayrimenkul ofisi sahiplerinden Songül Toprak Özsan’a göre, pandemi sonrası gayrimenkul sektöründe yeni bir dönem başladı: Doğal yaşama göç.

İstanbul, uzun yıllar boyunca hem ekonomik hem de sosyal anlamda Türkiye’nin en cazip şehirlerinden biri olarak öne çıkarken, pandemi süreci bu algıyı ciddi şekilde sarstı. Kalabalık, yoğun trafik, stresli yaşam ve yüksek yaşam maliyetleri gibi etkenler; vatandaşları büyük şehirlerden uzak, daha sakin, doğal ve sağlıklı yaşam alanlarına yöneltti.

Büyük Şehirlerden Kaçış: Tersine Göç Başladı

Songül Toprak Özsan yaptığı açıklamada, Covid-19 salgınının tetiklediği dijitalleşme ile birlikte insanların çalışma biçimlerinin değiştiğini, uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla birlikte şehir merkezlerinde yaşamanın zorunlu olmaktan çıktığını belirtiyor. Toprak Özsan, “İnsanlar işlerinde, alışverişlerinde, ödemelerinde dijitalleşirken sosyal hayatlarında doğallığın peşine düştüler” diyerek önemli bir dönüşümün altını çiziyor.

Pandemi sürecinde metropollerde yaşamak bir avantaj olmaktan çıkıp risk faktörüne dönüşünce; daha önce büyük şehirlerde yaşayan birçok kişi kırsal alanlara, köylere, az nüfuslu ilçelere göç etmeye başladı. Bu durum, tersine göç hareketini tetikledi.

İnşaat Şirketleri Rotayı Doğal Bölgelere Çevirdi

Toprak Özsan’a göre yalnızca bireysel vatandaşlar değil, büyük inşaat şirketleri de bu değişime adapte olmuş durumda. Artık İstanbul’un merkezinde yüksek katlı konut projeleri yerine, Bodrum, Çanakkale ve benzeri bölgelerde müstakil villa projeleri revaçta.

“Özellikle Bodrum’un dağlık bölgeleri ve Çanakkale’nin kırsal ilçeleri, tek katlı modern köy projeleri ile dikkat çekiyor. Bu bölgelerde doğal yaşam arayanlar için geliştirilen projelere olan talep her geçen gün artıyor” diyen Özsan, doğal köy projelerinin önümüzdeki yıllarda çok daha fazla rağbet göreceğini vurguluyor.

Bodrum ve Çanakkale’de Müstakil Villa Rüzgârı

Pandemiyle birlikte gayrimenkul yatırımcılarının rotasında en çok dikkat çeken iki bölge öne çıkıyor: Bodrum ve Çanakkale.

Doğal Yaşam Trendi Kalıcı Hale Geliyor

Toprak Özsan’a göre bu durum bir geçici heves değil; aksine yeni dünya düzeninin kalıcı bir parçası. “Salgınlar ve hastalıklar son iki yıldır insanların doğal yaşama yönelmesinin en önemli sebeplerinden biri oldu. Ancak salgınlar bitse bile, insanlar artık büyük şehirlere dönmek yerine doğaya daha çok adapte olacaklar” diyen Özsan, doğal yaşam merkezli konut projelerinin önümüzdeki 10 yılın en karlı yatırımlarından biri olacağını savunuyor.

Yatırımcılar İçin Yeni Fırsat: Az Nüfuslu Yerlerde Yüksek Talep

Artık gayrimenkul yatırımcıları için yalnızca metrekare veya lokasyon değil, yaşam kalitesi, sosyal izolasyon, yeşil alan ve doğaya yakınlık da büyük önem taşıyor. Özellikle dijital göçebeler, uzaktan çalışan profesyoneller ve erken emeklilik planı yapan bireyler, Bodrum, Datça, Ayvalık, Gökçeada ve Ezine gibi yerlere yatırım yapıyor.

Tersine göç hareketi, sadece konut satışlarını değil aynı zamanda bölgesel ekonomiyi de canlandırıyor. Gıda, ulaşım, sağlık ve hizmet sektörlerinde de bölgesel büyümeler dikkat çekiyor.

Geleceğin Gayrimenkul Trendi Doğal Yaşam Olacak

Pandeminin etkileriyle birlikte büyük şehirlerden küçük yerleşim birimlerine doğru başlayan göç, yalnızca bir ihtiyaç değil; aynı zamanda yeni bir yaşam biçiminin habercisi. İnşaat firmaları ve gayrimenkul yatırımcıları için artık Bodrum, Çanakkale ve benzeri doğal bölgeler yeni hedef haline gelmiş durumda. Doğal yaşam, müstakil ev ve izole yaşam tarzına uygun projeler geliştirmek, önümüzdeki yılların en kazançlı gayrimenkul stratejisi olabilir.