34,0220$% 0
37,5571€% 0.06
2.753,97%0,05
4.556,00%-0,13
18.167,00%-0,19
9.573,85%-0,52
Malik hem taşınır hem de taşınmaz mallar için geçerli bir tabirdir. Yani bir evin de bir arabanın da maliki olabilir. Hatta basit bir plastik su şişesinin dahi maliki olmak mümkündür. Kısaca ifade etmek gerekirse malik, bir mala sahip olan kimse demektir. Aidiyet olarak da ifade edilmesi bu nedenle mümkündür. Aynı zamanda malik kural olarak bu malın sadece kendisine değil; eklentilerine, ürünlerine ve bütünleyici parçaları yani mütemmim cüzlerine de sahip kabul edilir. Malikin sahip olduğu hakka ise mülkiyet hakkı denir. Malik ne demek? Sorusunun özeti bu şekildedir.
Bir malın maliki olmak, o mal üzerindeki en geniş haklara sahip olmak manasına gelir. Elbette bir mal üzerindeki yegane hak malik olmanın bir doğal neticesi olan mülkiyet hakkı değildir. Ancak her ne kadar geniş yetkiler tanıyan farklı haklar bulunsa dahi mülkiyet hakkı kadar geniş yetkiler tanıyan ikinci bir hak da yoktur.
Ancak farklı bir örnek olarak intifa hakkı olarak adlandırılan hak yalnızca semerelerinden yararlanma ve kullanma hakkı tanıyacaktır. Yoksa intifa hakkı sahibi herhangi bir şekilde bu mal üzerinde tasarruf edemeyecektir.
Elbette hukuk terimlerine aşina olmayan kimseler bu yetkilerin neler olduğunu ilk bakışta anlayamayabilir. Şöyle örneklemek gerekirse; bir malın semerelerinden yararlanma açısından ineğin sütü, bir limon ağacının meyveleri ya da bir evin kira geliri olabilir. Kullanma yönünden ise izah edilecek pek fazla bir şey yoktur.
Örneğin evde oturmak, bir arabayı bir yerden bir yere gitmek için kullanmak demek yanlış olmayacaktır. Son olarak tasarruf etmek ise aslında bir mal üzerindeki hakları en belirgin şekilde ifade eden haktır. Örneğin tasarruf hakkına sahip olan bir kimse bir evi dilediği gibi satabilir ya da örneğin bir kitabı yok edebilir. Mülkiyet hakkının verdiği yani malikin sahip olduğu yetkiler işte bu şekildedir. Malik ne demek? Sorusunun bir diğer yanıtı da elbette bu yetkilerin tamamına sahip olmaktır.
Mülkiyet hakkı her ne kadar en geniş yetkileri malike tanıyan hak olsa dahi bir hukuk devletinde hiçbir zaman yetkilerin sınırsız olduğu söylenemez. Bu elbette mülkiyet hakkı için de geçerlidir. Mülkiyet hakkına getirilen sınırlamalardan bir tanesi de herkesin aşina olduğu vergi yükümlülüğüdür.
Kanunla getirilen ve özünde mülkiyet hakkının yasalarla sınırlanması olarak da yorumlanabilecek vergi mükellefiyetinin yanı sıra bir başkasına önalım hakkı yani şufa hakkı tanınmış olması da mülkiyet hakkında sınırlama getirilmesi olarak yorumlanabilir. Ne de olsa böyle bir durumda kişi talep etmesi halinde elindeki malı hak sahibine satmak durumundadır. Aksi halde önalım hakkı sahibi dava yoluyla bu hakkını kullanabilecektir.
Mülkiyetin aslen kazanılması mümkün olmakla beraber devren kazanılması da mümkündür. Eğer bir mal daha önceden bir başkasına ait ve yeni malik de malı hemen sonra ediniyor ise bu devren kazanmadır. Bir evin satılması ya da bir arabanın bağışlanması buna örnektir.
Ancak bir malın kazanılmasından önce sahibi yoksa bu durumda da aslen kazanma söz konusu olacaktır. Çöpten alınan bir kıyafette de durum bu şekildedir. Ancak tapuya tescili şart olan mallar yönünden istisnalar olduğu da unutulmamalıdır. Hukuk sistemi bu gibi durumlara özgü bazı özel düzenlemeler de getirmektedir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.