İstanbul’un en değerli bölgelerinden biri olan Kemer Country’deki golf sahası arazileriyle ilgili hukuki süreçte önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi, bölge halkının açtığı davada, Emlak Konut ve Ziraat Bankası’nın ihtiyati tedbirin kaldırılması talebini reddetti. Mahkemenin bu kararı, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Mahkemenin aldığı ihtiyati tedbir kararı, söz konusu arazide her türlü inşaat ve müdahale işlemini geçici olarak durduruyor. Yani Emlak Konut’un ve Ziraat Bankası’nın planladığı projeler için şimdilik hiçbir fiziki işlem yapılamıyor. Bu durum, golf sahasının bulunduğu alanda planlanan 306 konutluk projenin askıya alınması anlamına geliyor.
Davanın görüldüğü duruşmaya, bölge halkı yoğun ilgi gösterdi. CHP Milletvekili Gökan Özbek de duruşmayı yerinde takip etti. Taraf avukatları arasında dikkat çeken açıklamalar yapıldı:
Emlak Konut avukatı, müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini savundu.
Ziraat Bankası avukatı, alanın çevre sakinleri tarafından fiili olarak kullanılmadığını iddia etti.
Davacı vekili Özgün Öztunç, 1990’lı yıllarda tapu irtifakı kurulan arazinin golf sahası olarak kalması yönünde taahhütler verildiğini, yapılan zemin etütlerinin ise inşaat hazırlığına işaret ettiğini dile getirdi.
Tartışmalı süreç, Demirören Holding’in Ziraat Bankası’ndan aldığı yüklü krediyle başladı. Bu kredi, 2018 yılında Doğan Medya Grubu’nun satın alınmasında kullanılmış, krediye karşılık olarak Kemer Country’deki golf sahaları ipotek ettirilmişti. Aynı yıl, araziler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından imar planına açıldı ve lüks konut yapımına uygun hale getirildi.
İmar planlarının ardından bölge, rezerv yapı alanı ilan edilerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin imar yetkileri devre dışı bırakıldı. Bu karar büyük tepki çekti ve 50’den fazla dava açıldı. Yerel halk, süreci “dayatma dönüşüm” olarak nitelendirerek hem Bakanlığa hem de ilgili kurumlara itirazlarını sürdürüyor.
Bölge halkı, bu alanın geçmişte kendilerine yeşil alan ve spor sahası olarak vaat edildiğini, hukuki ve toplumsal haklarının göz ardı edildiğini savunuyor. Açılan davalar, sadece imar planının iptali için değil, aynı zamanda tapu iptali ve tescil taleplerini de içeriyor.
Mahkeme, ihtiyati tedbirin kaldırılması talebini reddetti ancak sürecin sonuna henüz gelinmedi. Ön inceleme duruşmalarında mahkemenin görevli olup olmadığı, zaman aşımı itirazları ve davanın esası önümüzdeki duruşmalarda ele alınacak.
Bölge halkının ve çevrecilerin gözü kulağı şimdi mahkemenin vereceği nihai kararda.
Bu dava, sadece bir araziye yapılacak inşaat projesinin ötesinde, kentsel dönüşümün sınırları, yeşil alanların korunması, mülkiyet hakları ve kamu kaynaklarının kullanımı gibi pek çok temel meseleyi gündeme taşıyor.
Önümüzdeki süreçte verilecek kararlar, İstanbul’daki benzer projelere de emsal teşkil edebilir.